Ölmek icin cok genc, yasamak icin ise fazla masumdular.

Zor zamanlarda, vatan sinirlarina kosanlarin, kara günler gecince ikbal ya da takdir beklemeden köylerine, basit hayatlarina dönenlerin hikayesidir bu. Onlarin tek bir dilegi ve vasiyeti vardir Vatan sag olsun

O mahzun yüzlü, yanik tenli delikanlilar gipta edilecek kahramanliklari günlük olaylar gibi basitce yasar; biz ne yaptik ki, der gibi saskinlikla bakarlardi.
Onlar, neye ihtiyac duyulursa ona dönüsebilecek sakli bir cevherle sürdürürlerdi yasamlarini; üniformalarini cikardiklarinda mütevazi bir ciftci, giydiklerindeyse ya sehit olurlardi ya da gazi


Aile albümlerimize baktigimizda, büyüklerimizin anilarini dinledigimizde kisisel tarihimizin tamamlandigini hissederiz. Ayni memleketin insanlari olarak bu bize özel gözüken hatiralari yan yana getirdigimizde ise ülke tarihini gözler önüne serebiliriz.

Iste bu yüzden elinizdeki kitapta anlatilan, yalnizca yazar Murat Kayanin dedesi Gayali Mehmetin yasam öyküsü degil, vatan topraklarini kanlariyla sulayan sehit ve gazilerimizin kahramanlik hikayesidir.

Dokuz yil boyunca bircok cephede onlarca farkli milletten askerle savasan Gayalinin, Ankarada baslayip Geliboluda devam eden ve oradan Baküye uzanan, Azrailin refakatinde adim adim tamamladigi yolculugu, okuma deneyiminin ötesinde ruhani bir yoldaslik icin sizi satirlarina davet ediyor.